Bay Tutumlu

Şen Şapka’dan Eşarba: Bir Başarı Hikayesi – Vakko Tekstil

Şen Şapka’dan Eşarba: Bir Başarı Hikayesi – Vakko Tekstil
Google News Icon Takip Et

Herkese selamlar.

Şirketlerin kuruluş hikayelerini anlattığım serinin üçüncü makalesine hoş geldiniz. Bu yazıda sizlerle 1934’te küçük bir şapkacı dükkanı olarak temelleri atılan ve aradan geçen 90 yılın ardından “bu işin Vakko’su” deyimine isim sahipliği yapan Vakko Tekstil’i konuşacağız.

Vitali Hakko’nun hikayesi hem otobiyografisini hem de kaynakçada belirttiğim röportajını okuduğumda benim oldukça dikkatimi çekmişti. Şen Şapka’dan Eşarba Vakko’nun hikayesini sizlerle de paylaşmak istedim. 

Öyleyse başlayalım.

Vitali Hakko’nun Şen Şapka Hikayesi

Her şey 1913 yılında 1. Dünya Savaşı’nın arifesinde İstanbul’un yoksul semti Yedikule’de başlıyor. Yahudi asıllı bir Türk olan babası Yasef, Fransızların işlettiği bir demiryolu şirketinde çalışıyordu. Oturdukları semt Rum ağırlıklı olsa da Türkler, Yahudiler ve Rumlar barış içinde yaşarlardı. Babası çok çalışkandı, işten arta kalan vakitlerinde de marangozluk yaparak Vitali ve kardeşi Albert’ın iyi yaşaması için didinir dururdu. O dönemde İstanbul’da yaşayan Yahudi ailelerin birçoğu zengin olduğu için onlarla arkadaşlık edememektedir.

1925 yılında babasının çalıştığı şirketin yönetimi Fransızlardan alınıp TCDD’ye verilince Yasef işsiz kalır. Babası işini kaybedince Vitali’nin de okul hayatı zorunlu olarak sona erer ve çalışmaya başlar. O esnada evde anne dahil herkes çalışmak zorundadır. Vitali ilk gençlik yıllarında Kapalı Çarşı’da bir tuhafiyecinin yanında tezgahtarlık yapmaya başlar. Vitali burada çalışırken şapka devrimi gerçekleşir. Bunun üzerine çalıştığı mağaza bir şapka reyonu açmaya karar verir. Bu reyonun başına da Vitali Hakko’nun getirilmesi kararlaştırılır. Vitali bu şapka işinde varını yoğunu ortaya koyar. Cumartesi pazarları da dahil gece gündüz demeden çalışır ve şapka yetiştirmeye uğraşır. 

Vitali Hakko, Cumhuriyet devrimlerinden hep gurur ve kıvançla söz ederdi. Bir keresinde şapka devrimi hakkında şunları söylemişti. 

“Bir kadını çarşaftan kurtarıp onun başına şapkayı yakıştırmak belki biraz Batı taklitçiliğidir. Ama aynı zamanda değişmekte olan bir zihniyetin de sembolüdür. Bi’ düşünün, erkeklerin bile şapka giymediği bir ülkede kadınlara şapka satmak ne demektir?”

İşte Vitali, Şen Şapka isimli küçük dükkanını bu motivasyonla kurmuştu. Şapka devrimi sonrası sektörün büyüyeceğini gördü ve ablası ile eniştesini ikna ederek kendi şapkalarının üretimine başladı. O zamanlar Mustafa Kemal Atatürk’ün kardeşi Makbule Atadan da Şen Şapka’dan bir düzine şapka satın almıştı. Şirketin isminin Şen olması da tesadüf değildir. Yine kendi ağzından dinleyelim: “Giyim-kuşam bir renktir, bir şenliktir. Bu nedenle de bizim markamız “Şen Şapka”dır. Bu, biraz da benim felsefemdir. Bir insanın güler yüzlü, şen, kendinden hoşnut ve iyimser olması için çok şey gerekmez. Yeter ki küçük şeylerle yetinmesini bilsin. Öylesine günler vardır ki bir şapka sizi değiştiriverir.”

Şapkadan Eşarba Dönüşüm ve Vakko’nun Kurulması

Şen Şapka adı altında birkaç yıl satış yapan Vitali Hakko zamanla şapka piyasasının doyuma ulaşacağını ve yerini eşarbın alacağını fark etti. Şen Şapka ismini terk edip kendisinin ve kardeşi Albert’ın baş harflerini soyadlarıyla birleştirerek VAKKO markasını yarattı. Türkiye her ne kadar devrimlerle çağdaşlaşmış bir ülke olsa da çarşaftan kurtulan pek çok Türk kadını eşarp kullanıyordu. Fakat bu eşarplar hep tek renk, soluk ve cansız ürünlerdi. O sıralarda Bursa’dan çıkan ham ipek, işlenmesi ve başörtüsüne dönüşmesi için Fransa’ya gönderiliyordu. Vitali bunu gördüğünde içi acıdı ve kendi ülkesinde üretim yapmaya kadar verdi. Anadolu kumaşı Bursa ipeğinden o güne kadar görülmemiş eşarplar üretmeye başladı. Ünlü sanatçılarla iş birliği yapıp onların desenlerini eşarplarına yansıttı. 

Tam “işler iyi gidiyor, üretimi artırmak için ikinci fabrikayı açalım” dedikleri sırada 2. Dünya Savaşı patlak verdi. Vitali Hakko, askerliğini Şen Şapka’yı kurmadan evvel yapmıştı fakat 2. Dünya Savaşı sırasında ülkemizde de seferberlik ilan edilince ikinci kez silah altına alındı. Yine savaş nedeniyle şapkalarının ham maddesi olan hasırı yurt dışından getirtemez oldular. Tüm bu sıkıntılara rağmen vazgeçmeyen Vitali, Hatay’da hasır üretilebildiğini duyar ve trene atladığı gibi soluğu Hatay’da alır. Burada yetkililerle konuşur ve hasır tedariki için ham madde anlaşması yapmadan geri dönmez.

Vakko’nun Yükseliş Dönemi

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hızla artan tüketim sonucu eşarba da talep artmıştır. Vitali Türkiye’de bir ilk olarak gazete sayfalarında mağazasının reklamını yapar. İşlerin artmasıyla ve 60’larda giderek artan hazır giyim modasına ayak uydurarak 1962 yılında Beyoğlu’nda ilk çok katlı hazır giyim mağazasını açar. Bu mağazanın açılışından önce Taksim Belediye Gazinosu’nda yapılan defile, Cumhuriyet’in ilk moda defilesi olarak tarihe geçmiştir. 1969’da artan üretim ihtiyacını karşılamak için Merter’de 40 bin m² kapalı alanıyla bir fabrika kurulur.

Şen Şapka’dan Eşarba: Bir Başarı Hikayesi - Vakko Tekstil

Vakko Merter Fabrikası-1969

Kendisi her zaman modayı takip etmiş ve sürekli yurt dışına seyahatler yaparak tekstilin anavatanı olan Fransa’daki yeni gelişmeleri kendi markasına uyarlamayı başarmıştır. Kadınların iş hayatında daha fazla yer aldığını görerek rop, etek, ceket, tayyor gibi alanlara yönelmiş ve uzun yıllar bu alanda rakipsiz olmuştur. 

Vitali Hakko, Batı ve Osmanlı çizgilerini sentezlemeyi çok severdi. Eşarplarında Osmanlı ve Türk motiflerini kullanan, yerli malına ve Türk kültürüne oldukça bağlı bir iş insanıydı. 

Vakko 1970’lerden itibaren hızlı bir büyüme sürecine girdi. 1973’te Ankara’da ikinci mağaza açıldı ve Vakko art arda açtığı Vakko Butik satış noktalarıyla mağazacılık ağını daha da genişletmeye başladı. 1979’da İzmir mağazası açıldı. 1981’de Mustafa Kemal Atatürk’ün 100. doğum günü şerefine “Anadolu Güneşi” adlı moda ve sanat gösterisi düzenlendi. Türkiye dışında İtalya, Avusturya, Fransa, İngiltere ve Belçika’da sergilenen gösteri, Anadolu kültürüyle Batı modasının sentezinin en güzel örneği oldu ve Vakko’yu Avrupa’ya tanıttı. 

80’ler Gençlik Dönemi, Vakkorama ve Sonrası

1980’lere gelindiğinde gençlik modasının yaygınlaşmasıyla Vakkorama adıyla ilk gençlik mağazası Taksim’de açıldı. Vakkorama; müzik, sanat ve spor gibi aktiviteleri de içeren yapısıyla tam bir gençlik merkezi haline geldi. Bu yıllardan itibaren Vitali Hakko şirketin yönetimini yavaş yavaş oğlu Cem’e bıraktı. Cem Hakko yönetiminde Vakko büyümeye devam etti. 90’lı yıllarda Akmerkez ve Suadiye mağazaları açıldı. Ayrıca Vakko parfüm ve radyoculuk işine girdi. Cem Hakko en büyük hobilerinden olan müzik ve radyoculuğu bir adım ileri taşıdı ve Power FM’i kurdu. 

Sonuç 

Vitali Hakko’nun Cumhuriyet’in ilk yıllarında büyük zorluklarla kurduğu ve geliştirdiği Vakko bugün 181 mağazasıyla Türkiye’nin en köklü moda markasıdır. 

Şen Şapka’dan Eşarba: Bir Başarı Hikayesi - Vakko Tekstil

1998 yılında Borsa İstanbul’da işlem görmeye başlayan Vakko’nun ilk sermayesi 1.25 milyon TL idi. O zamandan bu yana bölünmeler ve sermaye artışlarıyla bugünkü sermayesi 160 milyon TL’ye ulaşmıştır. Vakko 2018 yılından beri düzenli olarak temettü dağıtmaktadır. 2018’de 23,3 milyon TL olan temettü miktarının 2024 yılına geldiğimizde 400 milyon TL’ye çıktığını görüyoruz. 

Hisse fiyatına da baktığımızda son 5 yılda dolar bazında 8.3 katına, TL bazında ise 48,5 katına çıkarak yatırımcısını memnun etmeyi başarmıştır. Şirket güncel durumda 9.29 Fiyat/Kazanç Oranı ve 8.02 Firma Değeri/FAVÖK oranıyla fiyatlanmaktadır.

Bay Tutumlu

Bu içerik hazırlanırken faydalanılan kaynaklar: Hayatım Vakko, Vakko,   Uzun Ama Bir O Kadar da Etkileyici Başarı Hikayesi: Vakko!20. yüzyılın önemli endüstriyel yapılarından biri: Vakko Fabrikası